MUHSİN ERTUĞRUL / iHTİSAS İŞİ



MUHSİN ERTUĞRUL (28 ŞUBAT 1892 - 29 NİSAN 1979)

                                                          anısına saygıyla...

İhtisas İşi


1
Deri, mezbahadan çıkar fakat kundura orada yapılmaz...
Kumaş fabrikadan dokunur fakat elbise orada dikilmez.
Orman mütehassısı ağacı yetiştirir fakat mobilya yapmaz.
Maden amelesi gümüşü topraktan çıkartır fakat savatçılıktan (gümüş üzerine nakış yapmak) anlamaz.
Balıkçı levreği tutar fakat mayonezi beceremez.
Her kalem tutan her yazı yazan tiyatrodan, piyesten hiç anlamaz.
Bu bir ihtisas işidir.

2
Bu bir meslektir, bu bir sanat işidir, bu güzel sanatlar içinde en güç şubelerden biridir, derin tetebbu (araştırma) ister. Tiyatro, başlı başına bir hayat vakfedilse bile, ciltlerle kitaplar okunsa bile, diyar diyar tiyatrolar gezilse bile yine ucu bucağı bulunmayan bir sanat şubesidir.
Böyleyken, hiç bir meslekte dikiş tutturamayanlar, bir takım sütun karalamacıları bu sahayı serbest bulmuşlar, çala kalem yürüyorlar. Onlara artık höst demek lazım.
Höst... diyorum. Artık o çomaksız oynadığınız sahanın etrafını ilmin, sanatın dikenli teli ile ördük. Artık içeriye başıboş girmek yasak. Yalnız, sanat bilgisi bilgimizden, sanat görgüsü görgümüzden, sanat sevgisi sevgimizden fazla olanlara kapımız ve kalbimiz ardına kadar açık...

3
Fakat sakın araya eskisi gibi türediler girmeye kalkmasın. Burası yirmi senemizi yıprattığımız, her türlü yokluk içinde göz nurumuzu, alın terimizi döktüğümüz, ömrümüzü törpülediğimiz bir meydandır. Burada, tufeylilerin (başkalarının sırtından geçinen), yaygaracıların yeri yok! Tiyatromuzun sahnesi sanatkarların, salonu halkındır. İkisi arasındaki bezirganların, yazı komisyoncularının ipini pazara çıkaracağız...

4
Sanat muhibbi (sevdalısı) olmak bir meziyettir ve biz, bize hitap ederken sanat düşüncesinden başka kaygısı olmayanlara taparız. Onların en acı ihtarlarını, iyiliğimizi isteyen bir hâminin samimi nasihatları gibi derhal yerine getirmeye çalışırız. Çünkü sanatın ilerlemesi, bizim ilerlememiz, memleket irfanının adımı demektir. Biz, kendilerini, kanatlarını yakmaya mahkûm eden pervaneler gibi, hayatımızı seve seve, sanat sevgisi için sahnenin ateşi, sanatın alevi üstünde kurban vermiş kimseleriz. Sanatla sahnenin yükselmesi herkesten evvel bizim istediğimizdir ve biz bunun tahakkuku için yapabildiğimiz kadarını yapıyoruz. Yazılarının arkasında gizli düşünce taşımadan bize yardım etmek isteyenlere, bilgisiyle, görgüsüyle yardıma gelenlere teşekkür eder, ölünceye kadar minnetlerini taşırız...

5
Fakat dillerinden yalan, yüzlerinde maske, arkalarında şahsi menfaat kasasının maymuncuğu ile kapımıza yaklaşmak isteyenlerin vay haline...Öylelerin bileklerinden kıskıvrak yakalamak, dillerindeki riyayı, yüzlerindeki maskeyi, ellerindeki her kapıya uydurmak istedikleri anahtarı teşhir etmek borcumuz. Bunu bize, mukaddes kitabımız olan sanat sevgisi emrediyor, bunu bize yıkıcılıktan ziyade yapıcılığa muhtaç olan toprağımız emrediyor ve biz bunu yapmayı ahdettik. Veyl (Yazık) sahte bilgiçlere, sanat türedilerine...!!!

PERDECİ (MUHSİN ERTUĞRUL)


Kaynak: Darülbedayi Türk Tiyatrosu - Şehir TiyatrosuYayın Bilgisi: İstanbul - İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu, 1 Mart 1930, sayı: 0002


Yorumlar